| öngördüğü halde |
although it stipulates |
öngördüğü halde terimi için benzer kelimeler ve anlamları
|
| bu anlaşmanın öngördüğü |
contemplated by this agreement |
| yasaların öngördüğü şekilde |
as prescribed by law |
| açıklama yasanın öngördüğü şart |
disclosure is required by law |
| makalenin öngördüğü şekilde |
as provided for by article |
| bu anlaşmanın öngördüğü şekilde |
as contemplated by this agreement |
| bu anlaşmanın öngördüğü işlemler |
transactions contemplated by this agreement |
| yürürlükteki yasaların öngördüğü şekilde |
as prescribed by applicable law |
| yasaların öngördüğü şartlara tabi |
subject to any terms implied by law |
| anlaşmanın öngördüğü |
the agreement stipulates that |
| kanunun öngördüğü süre içinde |
within the time prescribed by law |
| öngördüğü sınırlama |
the limitation that it supposes |
| öngördüğü şekilde |
in the manner envisaged by |
| e yasaların öngördüğü şekilde temyizde bulunur ve meşruiyetini savunmak için istekte bulunur |
e appeals as envisaged by law, and file requests to defend his legitimate |
| yürürlükteki kuralların öngördüğü hızlandırılmış prosedürler |
expedited procedures prescribed by the applicable rules |
| yürürlükteki kuralların öngördüğü tüm hızlandırılmış prosedürler |
all expedited procedures prescribed by the applicable rules |
| reformun öngördüğü |
foreseen by the reform |
| geçerli yasaların öngördüğü ölçüde. |
to the extent provided by applicable law. |
| yönetim kurulunun öngördüğü şekilde. |
as the board of directors may prescribe. |
| ortak hukukun öngördüğü şartlar |
terms implied by statute o common law |
| toplu halde |
en masse |
| toplu halde |
in the aggregate |
| aksi halde |
nisi |
| yayılmış halde |
opacus |
| acınacak halde |
pathetically |
| çekili halde |
predrawn |
| yorgun bir halde |
wearily |
| toplu halde bulunma |
gregariousness |
| fena halde |
grossly |
| ve aksi halde |
and otherwise |
| çift halde |
in pairs |
| aksi halde |
otherwise known as |
| aksi halde olur |
would otherwise |
| aksi halde |
otherwise howsoever |
| aksi halde olur |
that would otherwise |
| aksi halde mevcut |
otherwise available |
| aksi halde gerektirir |
otherwise requires |
| aksi halde anlaşma |
otherwise deal |
| aksi halde |
in an otherwise |
| fena halde haksızlık |
grossly unfair |
| toplu halde |
in aggregate form |
| katı halde |
in solidum |
| aksi halde yasalarca gerekli |
otherwise required by law |
| aksi halde |
for otherwise |
| aksi halde olabilir |
might otherwise |
| aksi halde |
otherwise than through |
| sağlıksız bir halde |
in poor health |
| toplu halde açmak |
turn out en masse |
| kullanılamaz halde |
not usable |
| aksi halde nitelikli |
otherwise qualified |
| sarhoş halde araba kullanmak |
drunken driving |