| zor bir durumla karşı karşıya |
face a difficult situation |
zor bir durumla karşı karşıya terimi için benzer kelimeler ve anlamları
|
| bir durumla karşı karşıya |
facing a situation |
| bir durumla karşı karşıya |
confronted with a situation |
| bir durumla karşı karşıya |
are faced with a situation |
| ciddi bir ekonomik durumla karşı karşıya |
faced a severe economic |
| bir durumla karşı karşıya |
faces a situation |
| acil bir durumla karşı karşıya kaldınız |
you are faced with an emergency |
| böyle bir durumla karşı karşıya |
face such situation |
| bir durumla karşı karşıya |
faced with a situation |
| acil bir durumla karşı karşıya |
encountering an emergency |
| kritik bir durumla karşı karşıya |
face a critical situation |
| böyle bir durumla karşı karşıya |
faced with such a situation |
| bu durumla karşı karşıya |
faced with this situation |
| bu durumla karşı karşıya |
facing this situation |
| bu durumla karşı karşıya |
faced this situation |
| bu durumla karşı karşıya |
confronted with this situation |
| durumla karşı karşıya |
situation confronting |
| zor bir durumla uğraşmak |
deal with a difficult situation |
| zor bir durumla başa çıkmak |
dealing with a difficult situation |
| zor bir durumla karşılaştığında |
when faced with a difficult situation |
| zor bir durumla başa çıkmak |
cope a difficult situation |
| zor bir durumla başa çıkmak |
handle a difficult situation |
| zor bir kararla karşı karşıya kaldı |
faced a tough decision |
| zor bir mücadele ile karşı karşıya |
facing a difficult challenge |
| zor bir problemle karşı karşıya |
confronted with a difficult problem |
| zor bir soru ile karşı karşıya |
facing tough question |
| kritik bir durumla karşı karşıyaydım |
i was facing a critical situation |
| zor seçimlerle karşı karşıya |
face difficult choices |
| zor zamanlarla karşı karşıya |
facing hard times |
| zor sorularla karşı karşıya |
face tough questions |
| zor zorluklarla karşı karşıya |
face tough challenges |
| zor seçimlerle karşı karşıya |
face tough choices |
| zor seçimlerle karşı karşıya |
faced with tough choices |
| bazı zor zamanlar ile karşı karşıya |
facing some difficult times |
| zor kararla karşı karşıya kalındığında |
when faced with difficult decision |
| zor görevlerle karşı karşıya |
faces difficult tasks |
| zor durumlarla karşı karşıya |
face with difficult situations |
| kendisine karşı tanıklarla karşı karşıya gelmek; sahip olmak |
to be confronted with the witnesses against him; to have |
| karşı gelen davalarla karşı karşıya |
faces lawsuits from |
| bir durumla karşılaşmak |
encounter a situation |
| bir durumla başa çıkmak |
cope with a situation |
| sunucu, beklenmeyen bir durumla karşılaştı ve |
the server encountered an unexpected condition which prevent |
| bir durumla başa çıkmak |
dealing with a situation |
| böyle bir durumla başa çıkmak |
deal with such situation |
| acil bir durumla başa çıkmak |
dealing with an emergency |
| acil bir durumla başa çıkmak |
handle an emergency |
| acil bir durumla baş etmek için |
to deal with an emergency |
| beklenmedik bir durumla karşılaştı |
encountered an unexpected condition |
| tehlikeli bir durumla sonuçlanır. |
result in a hazardous situation. |
| bir durumla sunulmak |
be presented with a situation |
| altta yatan bir durumla ilişkili |
associated with an underlying condition |