| katkıda bulunmayı başaramadı |
has failed to contribute |
katkıda bulunmayı başaramadı terimi için benzer kelimeler ve anlamları
|
| katkıda bulunmayı amaçlar |
aims to contribute |
| katkıda bulunmayı taahhüt eder |
undertakes to contribute |
| katkıda bulunmayı amaçlar |
aims at contributing |
| katkıda bulunmayı planlıyor |
plans to contribute |
| katkıda bulunmayı taahhüt etmek |
undertake to contribute |
| katkıda bulunmayı kabul etti |
agreed to contribute |
| katkıda bulunmayı düşünebilir |
might consider contributing |
| katkıda bulunmayı umuyor |
hoping to contribute |
| katkıda bulunmayı kabul etti |
has agreed to contribute |
| katkıda bulunmayı umuyor |
hopes to contribute |
| katkıda bulunmayı seviyorum |
love to contribute |
| taraflar katkıda bulunmayı taahhüt eder |
the parties undertake to contribute to |
| katkıda bulunmayı umuyorum |
i hope to contribute |
| katkıda bulunmayı amaçlayan |
intended to contribute |
| bu projeye katkıda bulunmayı amaçlamaktadır |
this project aims to contribute towards |
| katkıda bulunmayı planlıyoruz |
planned to contribute |
| katkıda bulunmayı düşünün |
consider contributing |
| bu çalışma katkıda bulunmayı amaçlamaktadır |
this work aims to contribute |
| katkıda bulunmayı amaçlamak |
aim to make a contribution |
| katkıda bulunmayı amaçlayan |
aiming to contribute |
| katkıda bulunmayı düşünür |
considers contributing |
| katkıda bulunmayı kabul etti |
agreed to be contributed |
| varlıklara katkıda bulunmayı taahhüt etmek |
undertake to contribute to the assets |
| katkıda bulunmayı umuyorum |
i expect to contribute |
| taahhütte bulunmayı kabul eder |
agrees to undertake |
| bir iddiada bulunmayı kabul ediyorum |
i agree to pursue a claim |
| bir arada bulunmayı teşvik etmek |
promote coexistence |
| sana tavsiyede bulunmayı tercih ederim |
i prefer to advise you |
| istekte bulunmayı öner |
recommend requesting |
| taraflar bildirimde bulunmayı taahhüt eder |
the parties undertake to notify |
| bir arada bulunmayı güçlendirmek |
strengthen coexistence |
| bunu başaramadı |
failed to do so |
| başaramadı |
failed to achieve |
| başaramadı |
fails to achieve |
| yerine getirmeyi başaramadı |
fails to fulfill |
| başaramadı |
couldn't make it |
| almayı başaramadı |
unable to retrieve |
| başaramadı |
did not manage |
| başaramadı |
failed to deal with |
| bunu başaramadı |
had failed to do so |
| başaramadı |
didn't manage to |
| başaramadı |
could not manage |
| başaramadı |
she couldn't make it |
| imzalamayı başaramadı |
fails to sign |
| meydan okumayı başaramadı |
fails to challenge |
| başaramadı |
failed to tackle |
| başaramadı |
could not make it |
| henüz başaramadı |
has yet to achieve |
| henüz başaramadı |
had yet to achieve |
| kurmayı başaramadı |
has failed to establish |