| umarım ciddi bir şey değildir |
i hope it is nothing serious |
umarım ciddi bir şey değildir terimi için benzer kelimeler ve anlamları
|
| umarım ciddi bir şey değildi |
i hope it was nothing serious |
| umarım bu bir problem değildir |
i hope that is not a problem |
| umarım bir sorun değildir |
i hope it is not a problem |
| umarım bir sorun değildir |
hope it is not a problem |
| umarım değildir |
i hope not |
| umarım değildir |
hope not |
| umarım öyle değildir |
i don't hope so |
| umarım çok geç değildir |
i hope it is not too late |
| umarım çok geç değildir |
i hope is not too late |
| umarım bu değildir |
i hope this is not |
| umarım bu senin için problem değildir |
i hope that it is not a problem for you |
| umarım ikisi de değildir |
i hope so neither |
| hiç bir şey kesin değildir |
nothing is certain |
| bir şey yapmak gerekli değildir |
it is not necessary to do anything |
| asla verilen bir şey değildir |
is never a given |
| mutluluk hazır bir şey değildir |
happiness is not something ready |
| büyüklük asla verilen bir şey değildir |
greatness is never a given |
| gibi bir şey olması muhtemel değildir |
is unlikely to be anything like |
| ciddi ve ciddi |
serious and earnest |
| ciddi ciddi |
serious serious |
| umarım bir şey çıkar |
hope something come out |
| umarım benzer bir şey olmaz |
i hope that nothing similar |
| parlayan her şey altın değildir |
all that glitters is not gold |
| hiçbir şey imkansız değildir |
impossible is nothing |
| hiçbir şey imkansız değildir |
nothing is impossible |
| hiçbir şey sonsuz değildir |
nothing is forever |
| hiçbir şey göründüğü gibi değildir |
nothing is what it seems |
| hiçbir sey mükemmel değildir |
nothing is perfect |
| kazanmak her şey değildir |
winning isn't everything |
| buradaki hiçbir şey zorunlu değildir |
nothing herein shall obligate |
| hiçbir şey gerçeklerden uzak değildir |
nothing is further from the truth |
| değişim dışında hiçbir şey kalıcı değildir |
nothing is permanent except change |
| hiçbir şey daha tatmin edici değildir |
nothing is more satisfying than |
| liste her şey dahil değildir |
list is not all-inclusive |
| parıldayan her şey altın değildir |
all that glistens is not gold |
| hiçbir şey gerçeklerden uzak değildir |
nothing is farther from the truth |
| hiçbir şey gerçeklikten uzak değildir |
nothing is further from reality |
| burada yer alan hiçbir şey görüşme niteliğinde değildir |
nothing contained herein shall be construed as conferring |
| parlayan her şey altın değildir. |
not everything that shines is gold. |
| ve hiçbir şey kalıcı değildir. |
and nothing is ever permanent. |
| hiçbir şey güçlü değildir |
nothing is as powerful |
| hiçbir şey daha değerli değildir |
nothing is more valuable |
| örnek başkalarını etkilemede ana şey değildir |
example is not the main thing in influencing others |
| hiçbir şey aşk gibi değildir |
nothing says love like |
| hiçbir şey aynı vatandaşın kalmasına izin vermek kadar tehlikeli değildir. |
nothing is so dangerous as letting the same citizen remain i |
| hiçbir şey nefret dolu değildir |
nothing is as hateful |
| ciddi bir şey |
something serious |
| ciddi bir şey |
anything serious |
| çok ciddi bir şey yok |
nothing too serious |
| ciddi bir şey yapmamak |
not doing anything serious |