| you like everything |
sen her şeyi seversin |
you like everything terimi için benzer kelimeler ve anlamları
|
| cinema has everything you like |
sinema sevdiğiniz her şeye sahiptir |
| a place for everything and everything in its place |
her şey için bir yer ve her şey yerine |
| if everything everything |
eğer herşey herşey |
| you can get everything you want |
istediğin her şeyi alabilirsin |
| i would like a like you |
senin gibi bir şey istiyorum |
| like everything else |
her şey gibi |
| like everything |
herşey gibi |
| like everything in life |
hayattaki her şey gibi |
| i like everything |
ben herşeyi seviyorum |
| like with everything |
her şeyde olduğu gibi |
| just like everything else |
tıpkı her şey gibi |
| everything like |
her şey gibi |
| everything went like clockwork |
her şey saat gibi gitti |
| i should like to confirm everything mr vitorino said |
bay vitorino'nun söylediği her şeyi onaylamak istiyorum. |
| like everything else in life |
hayattaki her şey gibi |
| but like everything else |
ama her şey gibi |
| so like everything |
her şey gibi |
| like everything about |
hakkında herşey gibi |
| like almost everything else |
hemen hemen her şey gibi |
| would you like me to send you |
sana göndermemi ister misin |
| would you like me to call you? |
seni aramamı ister misin? |
| you feel like you cannot |
yapamayacağını hissediyorsun |
| you make me look like a madman, whom, you can't |
beni bir deli gibi görünmeye zorluyorsun. |
| if you would like us to send you an invoice by post, |
size posta yoluyla bir fatura göndermemizi isterseniz, |
| you feel like you're sitting right there |
tam orada oturmuş gibi hissediyorsun |
| however, you can say what you like on paper, but actions speak louder than words |
|
| thank you for everything |
herşey için teşekkürler |
| i hope everything is going well with you |
umarım her şey seninle iyi gidiyor |
| everything you need |
ihtiyacın olan her şey |
| thank you so much for everything |
her şey için çok teşekkür ederim |
| everything you need to know |
bilmen gereken herşey |
| i hope everything is well with you |
umarım senin açından her şey iyi gidiyordur |
| hope everything is going well with you |
umarim her sey senin icin iyi gidiyordur |
| everything you want |
istediğin her şey |
| hope everything is well with you |
umarım herşey yolundadır |
| everything is going well with you |
her şey seninle iyi gidiyor |
| everything you do |
yaptığın herşey |
| don't believe everything you think |
düşündüğün her şeye inanma |
| i hope everything is good with you |
umarım her şey senin için iyidir |
| everything you can imagine |
hayal edebileceğin her şey |
| i hope everything goes well with you |
umarım her şey seninle güzel gider |
| don't believe everything you |
her şeye inanma |
| everything but you |
sen hariç herşey |
| everything around you |
etrafındaki her şey |
| everything for you |
senin için her şeyi |
| in everything you do |
yaptığın her şeyde |
| you can do anything but not everything |
herhangi bir şey yapabilirsin ama her şeyi yapamazsın |
| hope everything goes well with you |
umarım her şey seninle iyi gider |
| everything bad is good for you |
kötü olan her şey senin için iyi |
| everything you look for |
aradığın her şey |