birincil uç noktalarına ulaştılar

birincil uç noktalarına ulaştılar teriminin Türkçe - İngilizce sözlükteki anlamı

Türkçe İngilizce
birincil uç noktalarına ulaştılar met their primary endpoints

birincil uç noktalarına ulaştılar terimi için benzer kelimeler ve anlamları
belirli bir seviyeye ulaştılar they have attained a certain
önce ulaştılar they first reached
noktalarına koymak to put their point across
perakende satış noktalarına dağıtılmış distributed to retail outlets
odak noktalarına göre by focal points
başlangıç noktalarına geri dön go back to their starting point
anahtarlama noktalarına ulaşır reaches the switching points
satış noktalarına ulaşmak reach points of sale
beklenen dönüm noktalarına ulaşmada in achieving expected milestones
elektrik temas noktalarına dokunmak touching electrical contacts
tehlikeli voltaj noktalarına veya kısa devre yapan parçalara dokunabilir may touch dangerous voltage points or short-out parts
tehlikeli voltaj noktalarına dokunun touch dangerous voltage points
tehlikeli voltaj noktalarına temas edebileceklerinden as they may touch dangerous voltage points
tehlikeli voltaj noktalarına dokunabilir may touch dangerous voltage points
hipc tamamlama noktalarına ulaşan sayı number that have reached their hipc completion points
işletme pozisyonlarına ve servis noktalarına erişim access to operating positions and servicing points
dönüm noktalarına ulaşma reaching turning points
kapalı birincil closed primary
doğrudan birincil direct primary
dolaylı birincil indirect primary
birincil aç open primary
birincil primary
birincil yapışma primary adhesion
birincil adrenokortikal yetmezlik primary adrenocortical insufficiency
birincil alkol primary alcohol
birincil aldosteronizm primary aldosteronism
birincil amenore primary amenorrhea
birincil anestezi primary anesthetic
birincil atelektazi primary atelectasis
birincil ışın primary beam
birincil beyin vezikülü primary brain vesicle
birincil bakım primary care
birincil katarakt primary cataract
birincil hücre primary cell
birincil kompleks primary complex
birincil tüketici primary consumer
birincil temas primary contact
birincil dentin primary dentin
birincil dişçilik primary dentition
birincil sapma primary deviance
birincil sapma primary deviation
birincil sindirim primary digestion
birincil hastalık primary disease
birincil sürücü primary drive
birincil dismenore primary dysmenorrhea
birincil etki primary effect
birincil seçim primary election
birincil kazanç primary gain
birincil grup primary group
birincil büyüme primary growth